Page 31 - Bizebize
P. 31
Bizbize Menderes 31
Yapay Zeka ve İnsanlık Çağının Sonu
Yapay zekâ, on yıl kadar kısa bir tehlikeleri gözler önüne seriyor.
süre içinde insan zekâsını Şimdiye kadar insan zekâsının
yakalayıp onu geçebilir. Dünyanın rakibi yoktu. Zekâsı bizim
dört bir yanında şirketler ve zekâmızı gölgede bırakan
devlet kurumları, Yapay Zekânın varlıklarla bir arada yaşayabilir
Kutsal Kâse’sine, başka bir miyiz? Dahası bu varlıklar bizi
deyişle insan düzeyindeki zekâya kabul edecek mi?
ulaşmak için milyarlar harcıyor.
Bilim insanlarına göre yapay “Yüzyılımızın ve muhtemelen
zekâya ulaşıldığında görülecektir gelecek yüzyıllarımızın en önemli
ki onun da bizim gibi hayatta konusu olan yapay zekâ hakkında
kalma dürtüsü baskın çıkacak. Bu yazılmış can alıcı bir kitap.
nedenle hayal edebileceğimizden Türümüzün hayatta kalıp “Gelecek hakkında okumanız
daha kurnaz, daha güçlü ve daha kalmayacağı meselesinin bir gereken beş kitaptan biri…”
farklı bir rakiple mücadele etmek bilimkurgu meselesi olmasını Elon Musk, SpaceX’in
zorunda kalabiliriz. dilerdim… ama gerçek.” Kurucusu
James Barrat, Son İcadımız Jaan Tallinn, Skype’ın Kurucu
kitabında teknoloji Ortağı “İleri teknolojinin çok kısa
vizyonerlerinin, endüstri “Çok çok önemli bir kitap. Son bir süre içinde artık görmez- Kültür & Sanat
gözlemcilerinin ve çığır açan İcadımız, birilerini rahatsız den gelemeyeceğimiz korkunç
yapay zekâ sistemlerinin edecek!” gerçekleriyle yüzleşmenizi
profillerinden yararlanarak Huw Price, Cambridge sağlayacak bir kitap mı
gelişmiş yapay zekâya yönelik bu Üniversitesi, Varoluşçu Risk arıyorsunuz? Buldunuz!”
pervasız ısrarın yaratacağı Araştırma Mrk. Kurucu Ortağı The Washington Post
Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında Hayatın en karanlık sırrıyla
bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır yüzleştim.Karanlığın her
ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi aşamasından geçtim, akan kanın
ansızın patlamasını gördüm. Titreyen sesini duydum, ölümün serinliğini
dudaklar, bal mumuna dönüşen damarlarımda hissettim.
yüzleri, çöken yanakları, irileşen Geçmişin kamburunu çoktan söküp
elmacık kemiklerini, birer mağara gibi attım sırtımdan.
derinleşen göz çukurlarını, kurumuş İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı
ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm. Katilin zafer haykırışını,
gördüm. kurbanın korku çığlığını işittim.
Anladım ki benliğimizin farkına Her an uyanmaya hazır o
vardığımız an, acının pençesinde muhteşem dürtüyü bastırmak,
kıvrandığımız andır. insanlığın en masum haline, en saf
Çığlık değil, ürperiş değil, evet, doğasına dönmemek için yıllarca
nereden geldiğini bilmediğim o vahşi ihanet ettim kendime. Kendimle
iniltiyi kalbimin derinliklerinde birlikte bütün dünyayı da kandırdım.
duydum. Soluksuz kaldım, boğazım Neredeyse başaracaktım ama
kupkuru, alnım ateşler içinde, tuhaf bırakmadılar, benim adıma onlar
bir hülyaya kapılmışım gibi öldürmeye başladılar.
sürüklendim o dipsiz boşlukta. İşte bu yüzden geri döndüm...